Teknolojide Eğitmenlerin Eğitimi Üzerine

Eğitim teknolojileri, hem yaklaşım anlamında hem de daha iyi bir eğitim verebilmek amacıyla bu teknolojileri kullanmak zorunda olan eğitimciler için oldukça yeni.

Ben küçük bir çocukken babam bilgisayarımın başında çok fazla vakit geçirdiğim için bana kızardı. Aslında kızmasındaki sebep orada gereksiz vakit öldürdüğümü düşünmesiydi. Halbuki istediğim komutları verebildiğim o kutunun önünde oldukça keyif alırdım ve yeni şeyler öğrenirdim. En önce onun başında çalışmak ilginç gelirdi. Nasıl çalıştığını merak ederdim ve bu merakımı gidermek için yaptığım şeylerle birçok konu hakkında bilgi sahibi olurdum.

Şimdi de günümüze bakıyorum, üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalışan akademisyenlerimiz öğrencilerine eğitim vermek için kullandıkları teknolojilere öğrencileri kadar hakim değil. Kimi hocalarımız bu yeni teknolojilere yatkınlıklarının az olduğunu kabul ederken kimileride bu yeni teknolojilerin gereksiz olduğunu düşünüyor. Tamam bende kabul ediyorum, eğitimi teknoloji ile bütünleştirmek namına her yeni çıkan teknolojiyi eğitimlerimizde kullanmak zorunda değiliz. Teknolojinin kararında ve dozunda verildiği zaman etkili olduğunu unutmamamız gerek. Uygun ortamda uygun teknoloji kullanılırsa çok daha verimli çalışmalar yapabiliriz. Elbette burada kullanılan teknolojilerin eğitimi verecek kişi tarafından da uygun karşılanıp karşılanmayacağını hesaplarımıza katmamız gerekli. Yeni ve işlevselliği konusunda inancı tam olmadığı bir teknolojiyle eğitim vermek durumunda kalan bir eğitmenin o araçtan maksimum verimi alması beklenemez.

Yeni çıkan teknolojilerin kullanım alanları oldukça yaygın. Sınıflarda kullanılan akıllı tahtalar, internetten erişilebilen eğitim yönetim sistemleri, sanal sınıf ortamları, yanımızda taşıdığımız ve her yerden internete girip istediğimiz bilgiye ulaşabildiğimiz netbooklar hepsi yeni teknolojiler. Bu teknolojilerinde elbette iki türlü kullanıcı grubu var. Birisi hizmet almak isteyen öğrenciler, diğeride onlara hizmet vermek isteyen akademisyen ve bilgi işlem kadroları. Bilgi işlem departmanlarının teknik bilgi anlamında bir sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum ancak eğitim veren akademisyenlerimizin bu teknolojileri çok etkin kullanamadığına bir çok kez tanık oldum. Kesinlikle bu durumu yadırgıdağımı düşünmeyin. Benimde önüme çok yeni bir teknoloji konduğunda onu anlamaya çalışıyorum ve ne olup olmadığını anlamak için biraz kurcalamak durumunda kalıyorum. Bu yüzden akademisyenlerimizide çok iyi anlıyorum.

Eğitim teknolojilerinden verim alabilmek için bu teknolojilerin nasıl kullanıldığına dair akademik personelinde çok iyi donatılması gerekiyor ve burada sorumluluk üniversite ya da şirket yönetimine düşüyor. Kullanılan bir eğitim teknolojisi ne kadar iyi tanınıyor ve kullanılıyorsa o teknolojiden maksimum verimi almakta o kadar mümkün oluyor. Elbette akademisyenlerimizede büyük görev düşüyor. Bu teknolojilerle haşır neşir olmaları gerekiyor. Bu teknolojik araçların onların işlerini kolaylaştırmak için üretildiğini hep hatırlamaları ve sık sık kullanmak için çaba sarf etmeleri gerekiyor.

Bir Cevap Yazın