Cevabı Bilsen

Cevaplaması çok zor, kendisi kolay bir soruyla başlayalım.

Cevabını senden başka kimsenin bilmediği, ne internette, ne de bir kitapta cevabını bulamayacağın bir soru bu.

Bu öyle bir soru ki, etrafındaki en yakın kişilerin bile bilmesi mümkün değil. Ne annen, ne baban, ne kardeşin, ne de eşin. Cevabını sadece senin bulabileceğin bir soru.

Belki de cevabını bilmediğin bir sorudur.

Aslında bildiğine de emin değilim.

Çünkü cevabı bilsen eline alıp okuduğun her kitapta, acaba cevap bu mu demezdin.

Çünkü cevabı bilsen, izlediğin her dizide, seyrettin her sinema filminde sanırım cevap bu demezdin.

Demezdin işte…

Bilsen der misin acaba cevap bu mu diye?

Cevabı bilsen şöyle göğsünü gere gere işte cevap bu derdin…

Cevabı bilsen, 500 metre öteden seni görenler duruşundan sorunun cevabını bulduğunu anlardı.

Cevabı bilsen, geceleri başını yastığa ya da sevdiğinin omzuna koyduğunda artık o soruyu düşünmezdin.

Cevabı bilsen, ah o cevabı bilsen, öyle mühim bir cevaptır ki o…

Cevabı bilsen artık cevap aramazdın…

Belki de buldun cevabı… Ama sonra kaybettin…

Belki de buldun cevabı… Ama sana unutturdular…

Günlük işler, işe yetişme telaşı, iş teslimi, sınavlar derken unuttun işte. Olamaz mı?

Belki de vazgeçtin cevabı aramaktan. 

Öyle çok aradın ki…

Bütün kanaat önderlerini takip ettin. İnstagram’da Youtube’da onları izledin bir cevap bulurum umuduyla…

Sonra vazgeçtin… Ya da vaz geçmeye çok yakınsın…

Bilmiyorum şu an neredesin… Şunu çok iyi biliyorum ki, şu an olduğundan yerden emin değilsin.

Çünkü cevabı arıyorsun…

Bulamadığın o cevabı arıyorsun…

Belki yanlış sorunun peşindesin…

Cevabı zor, kolay bir soruyla başlayalım.

Bu öyle bir soru ki, cevabın içinde bütün hayatın var.

Öyle bir soru ki, cevabı bütün arayışlarını bitirecek türden.

Öyle bir soru ki, vazgeçeMEdiklerinin önemsizleştiği, sahip olduklarının anlamını yitirdiği bir soru…

Öyle bir soru ki, oturup üstüne yıllarca düşünmen gereken…