Bu yazıyı yazmak aslında bir anlamda biraz zor çünkü herkese göre yeni bir nesle ulaşmak için hitiyaç duyulan süre farklı. Kimi akademik kaynaklar yeni bir neslin oluşması için 25 yıl gerekli derken kimi kaynaklar da 20 yılı baz alarak çalışmalarına devam etmiş. Aslında bir gerçek var ki o da nesiller arasındaki farkın artık çok daha kısa sürelerde oluştuğu. Yani eskiden bir neslin oluşması için 25 yıl gerekirken günümüzde çok daha az bir sürede gerçekleşebiliyor. iPhone, iPad, Facebook olmayan 10 yıl öncesine göre yeni nesil çok daha şanslı, onlar için bu teknoloji ve uygulamalar hayatın bir parçası. Bu yazıyı yazan ben içinse sonradan kullanmaya başladığım ürünler. Bu yüzden bu yıl veya şu yıl üzerinde durmadan yazıya devam etmenin sağlıklı olacağını düşünüyorum 🙂
Üniversite yıllarında çok aktif bir öğrenciydim. Aktif çalışmalarımız sonucu iki sene üst üste üniversitemin öğrenci birliği başkanı seçilmiştim. Bu dönemde Türkiye’yi Avrupa Ulusal Öğrenci Birliği’nde iki kez temsil etmiş, önemli çalışmalara üniversitem ve ülkem adına katılmıştım. Yine üniversite yıllarımda Kocak Özcan arkadaşımla beraber kendi işimizi yaparak internet üzerinden alanadı ve hosting satışlarına devam etmiş, başka üniversitelere facebook benzeri sosyal ağlarak açarak buraların reklam gelirlerinden güzel paralar kazanmıştık. Mezun olup profesyonel anlamda ilk işe başladığım yerde fazla sivrilmiş yeni teknolojiler konusunda yöneticilerime yaptığım sunumlarda “acaba(?)” işe yarar bir şey mi söylüyor diye düşünmelerine sebep olmuştum. Yöneticilerim X kuşağının son temsilcileri olmasına rağmen ister istemez benim gibi Y kuşağının temsilcisinin söylediklerine kuşkuyla bakıyordu. Evet kabul ediyordum, o zamanlar tecrübem azdı ama bilmedikleri bir fark vardı. Y kuşağının en önemli özelliklerinden birisi olan aradığı bilgiye ulaşma yollarını çok etkin kullanmaları onlarınkinden çok farklıydı. Yine de Y kuşağı olmama rağmen birçok yeniliği yöneticilerimle tanıştırdım.
Bir sonraki profesyonel işimde ise aslında bu kuşak farklılığının ülkemizde daha derin olduğunu anladım. Yeni işimde Adobe ve Blackboard gibi uluslararası firmalarla çalışıyor ve burada çalıştığım X kuşağı temsilcileri ile ortak noktada buluşmak anlamında daha iyi anlaşıyordum. Bu vizyon bana ülkelerin kuşak geçişlerinin diğer bir ülkeye göre farklılık gösterebileceğini öğretti. Elbette burada kuşak farklılıklarını detaylı olarak anlatmayacağım ama yeni iş hayatına giren arkadaşlarıma söylemek istediğim bir şey var. Bildiğiniz, doğruluğuna inandığınız bir şey varsa bunu söylemekten çekinmeyin. Söylediğiniz kişinin gözünde ne kadar öcü duruma düşerseniz düşün bunu ilk söyleyen olmak bile ileride gururunuzun okşanması için yeterli olacaktır. Benim için birçok konuda böyle oldu. Yapılması gerektiğini söylediğim ne varsa önce burun kıvırdılar sonra yaptılar.
Lütfen inandığınız doğruları savunmaktan korkmayın, doğru olup olmadığını zaman size gösterecektir. İş hayatını da ciddiye alın, geçmiş kuşakların tecrübelerine güvenin, yeniliklerinizi bu kuşağın tecrübesi ile birleştirmeye çalışın. Kuşak çatışmasını kazançlı bir hale getirmek için iletişimin ne kadar önemli olduğunu unutmayın.