Üniversitelerin sayısı günden güne artmaya devam ediyor. Aslına bakarsanız iyi de oluyor. Rekabet ortamının gelişmesi, kendilerini göstermek isteyen üniversitelerin pazarlama faaliyetlerine ağırlık vermesi şirketler için oluşturulmuş birçok hizmetin üniversiteler için de kullanılmaya başlanacağının habercisi. Benim için bir üniversitenin küçük büyük olması öğrenci sayısı ya da geride bıraktığı yıllarda değil. Gerçek bir vizyonla öğrencilerine araştırma dürtüsünü aşılayabilen her üniversite benim için değerlidir. Bunların dışındakiler benim için liseden farksız, diploma pazarlayan yerlerden farksızdır.
Peki küçük düşünmek nedir?
Sanırım bu soruya kendi perspektifimden bakıp bir şeyler söyleyebilirim. Giriştiğiniz işlerin anlık sorunlara yama çözümler ürtetmesi küçük düşünmek olabilir. Bir sorunun çıkış nedenini bulup o sorunun çözümünü enine boyuna tartmadan kalkıştığımız işlerin tamamı küçük düşüncenin bir eseridir. Sonuda genelde hüsran olur. Bir Rektör’ün yama yaptığı yere sonradan gelecek olan Rektör’ün daha büyük bir yama yapmasına alışan ülkem bu işlerin doğasının böyle olduğunu düşünebilir. Ancak bu duruma göz yumanlar böyle gelmiş böyle gider zihniyetinin ta kendisidir.
Üniversitelerin hedefleri olmalıdır. Kendisine gelen öğrencileri sadece bir gelir kapısı olarak görmemeli, onlardan nasıl bir cevher yaratabilirim diye düşünmeli, bunun üzerine çalışmalar yapmalıdır. Bana kalırsa, dünya ile yarışma misyonunu kendinde görmeyen, insanlığı bir adım öteye taşımanın önemini fark etmeyen üniversiteler küçük düşünen üniversitelerdir.
Görsel kaynak: http://indiainnings.in/images/Nalanda.jpg (31.12.2014, 11.54)