Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi yani diğer adıyla Fatih Projesi son zamanlarda Türkiye’nin iş çevrelerinde en çok konuşulan konusu. Eğitim alanına özel bu proje birçok farklı çözümün tek bir çatı altında toplanarak öğrencilere, öğretmenlere ve velilere sunulmasını kapsıyor. Aslında bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) altında yürütülen birçok farklı projenin tek bir çatı altına toplanması sonucu Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi yani Fatih Projesi başlatılmış oldu.
Profesyonel iş hayatına başladığımdan bu yana e-öğrenme sektöründeyim. Üstelik bu sektörün üretim, satış ve pazarlanma aşamalarının tamamında çalıştım. Çalıştığım şirketler de E-Öğrenme alanında Türkiye’de ve dünyada lider olan şirketlerdi. Yurtdışında düzenli olarak e-öğrenme alanındaki fuarlara katıldım ve sektörel yenilikleri yakından takip ederek Türkiye’de bulunan müşterilerime bu yenilikleri aktarmaya çalıştım. Ancak hiçbir zaman e-öğrenmenin şuanki kadar popüler olduğunu görmedim. Ses hizmeti veren şirketten donanım üreticisine kadar herkes Fatih Projesinde yer almak için bir çaba içine girdi. Uluslararası firmaların hizmet portföyünde e-öğrenme çözümü yoksa Fatih Projesi için e-öğrenme şirketlerini satın almaya gittiğini işbirlikleri yapmaya başladığını görüyoruz. Hatta uluslararası bir firma yeni iş birliğine gittiği şirketin çözümlerinin Türkçeleştirilmesi ve yerelleştirilmesi için bizimle çalışmak istemişti. Sebep basit, oyunun dışında kalmamak.
E-Öğrenme elbette Türkiye için önemli ancak on yılı aşkın süredir Türkiye’de yükselişini sürdüren bu sektör son zamanlarda oldukça hızlanmaya başladı. Gönül ister ki alanında uzman kişiler ve şirketler Fatih Projesi‘nde gerektiği kadar değerlendirilsin ve gelecek nesillerimiz için çok önemli olan bu proje hak ettiği başarıyı kazansın.