2012’nin Öğrettikleri 2013’ün Getirdikleri

ppt-2013-5102011’de profesyonel hayattan ayrılıp kendi işimi kurduğumda oldukça farklı düşüncelerim vardı. İnsanın her şekilde kandi parasını kazabileceğini bilsemde bir marka yaratmak ve bu markayı olabildiğince çok kişiye ulaştırmak istiyordum. Kısacası birçok girişimcinin yaptığı hatalardan biri olan büyük düşünerek işe başlamıştım. Büyük düşünmekte hiçbir zaman sorun yok, ancak o büyük tabloya ulaşmanın ancak küçük adımlarla olduğunu iyi bilmek gerekiyor. Büyük hayale ulaşamadım diye üzülmeyin, hayatta her şey zaman alıyor.

Bir sene sonra 2012’ye geldiğimizde işler yoluna girmeye başlamış, yazılım satışlarım bir önceki seneye göre iki üç kat artmıştı. Büyük hayallere ulaşmanın küçük adımlarla olabildiğini yeni yeni anlıyordum. Özellikle de kendi işimi kurduktan sonra her girişimcinin başına gelen nakit akışı dengesini sağlama ve yönetme sorunları beni de bulmuş, bu sorunları aşmak için yoğun bir çaba harcamıştım. Neyseki doğru yönetim, sıkı takip ile bu sorunları da aşmayı başardım. Elbette zorlukları aşma konusunda destek veren arkadaşlarımı (aslında o zaman sevgilim olan işimi kastediyorum) da unutmamak lazım.

2012’de oldukça yoğun bir tempoda geçti. Şirketim Etohum’un Gelecek Vaad Eden Girişim’lerine seçildi ve yaklaşık 80 girişim arasından Girişim Fabrikası’na kabul aldım. İşlerle bu açıdan ilgilenmek oldukça farklı vizyonlar kazandırdı diyebilirim. Aynı şekilde şirkette büyümeye devam ediyordu. Üstelik dışarıdan bir destek almadan kendi yağında.

Derken 2012’nin sonuna doğru uzun süredir görüşmelerimi devam ettirdiğim Doğa Grup’tan bir teklif geldi. Şirketimle ilgilenmişler ve bilişim şirketleri arasında benim şirketimi de görmek istediklerini söylemişlerdi. Cazip bir teklifle – aslında 6 ay süren görüşmelerin sonunda – şirkete yatırım almayı ve gruba katılmayı kabul ettim.

2013’e geldiğimizde yatırım almanın sorumluluğunu da hissederek iyibir ekip kurmaya çalıştım. 2013 içinde sanırım EğitimOnline markamız için insan üstü bir performansla çalıştım. Sabah 5.30’da uyanıyor, yola çıkıp erkenden ofiste oluyor, arkadaşlarım gelmeden bir önceki günün sonuçlarına bakıyor, planlanması gereken günü planlıyordum. Yine akşam 10-11 gibi işten çıkıyor, eve geliyor ve bir duş aldıktan sonra yatağa giriyordum. Baltayı bileyecek pek vaktimin kalmadığını kabul ediyorum. Yoğun bir tempoda çalışırken insanın biraz kendine zaman ayırması gerektiğini 2013’ün sonlarına doğru anladım.

İyibir ekip kurmanın her işin başı olduğunu yaşayarak görenlerdenim. Öğrencilik yıllarımda iki yıl üst üste öğrenci birliği başkanlığı yapmıştım. Seçimlere hazırlanırken yine bu yıllardaki gibi insan üstü çalışmalar yapmıştık. Seçildikten sonra da çok çalıştık ve ikinci kez yine seçimlerde seçilerek bir sene daha arkadaşlarımıza hizmet etme fırsatı yakalamıştık. İş hayatında da yola çıktığınız insanlar aile fertleriniz kadar size yakın olduğunda işler başka türlü yürüyor. Görev tanımlarının yerine herbir ekip üyesi yapılması gereken işlere odaklanıyor ve yapılması gereken ne varsa yapmaya başlıyor. İşte böyle dönemlerde daha önce o işi yapmış kişilerden kurulu bir ekip size inanılmaz bir zaman kazandırıyor. İyi, çalışkan ve o işi daha önce tecrübe etmiş bir ekiple çalışmak sizin üstünüzden iş yükünü alacaktır diyebilirim. Yoksa öbür türlü yeni arkadaşlara işlerin nasıl yapılacağını öğretmek de size bir iş yükü yaratabiliyor.

Ve elbetteki 2013 bana mutlu bir beraberliğin imza altına alınarak sevdiğim kadınla evlenme fırsatını verdi. Yoğun bir tempoda hem de eşimle birlikte kurduğum şirkette çalışırken bazı şeyleri kaçırdık belki ama birlikte çalışmanın getirmiş olduğu avantajları da yakaladık.

Sonuçta 2013 harika bir yıl oldu benim için. Öyle güzeldi ki eğlenmekten ve çalışmaktan bu yazımı da 2014’ün sonlarına doğru yayınlama fırsatım oldu. Aslında yazmaya başlayalı çok oldu ama aylardır taslaklarda bekleyen onlarca yazımdan sadece biri.

 

Görsel: http://www.presentationmagazine.com/newimages/ppt-2013-510.jpg

Bir Cevap Yazın