SuperEnglish ile Online İngilizce Eğitimi yapıyoruz

2020’de başlayalım dediğimiz şirkete hangi alanda çalışacağımızı seçerek başladık. Online İngilizce eğitimi ile tüm dünyada İngilizce öğrenmek isteyen kişilere bir alternatif oluşturmayı hedeflediğimiz projemizde SuperEnglish markasını seçtik ve bu alana özel olarak çalışacak SuperEnglish.com – online İngilizce eğitimi – alan adını kullanmaya karar verdik.

2020’de sıfırdan global bir dijital şirket kurmak

Sıfırdan bir şirket kurmak deyince insanlar biraz şüphe ile yaklaşıyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi daha önce bir şirket kurmuş olmamaları. Yani bir şirketin nasıl kurulduğunu bilmemeleri. Oysa şirket kurmanın ne demek olduğunu bilseler beni daha iyi anlarlardı. İkincisi ise bize şirket kurmanın çok zor olduğunun öğretilmesi. Hergün gazetelerde bloglarda şirket kuran gençlerin ne kadar büyük yatırımlar aldığını duyuyoruz. Oysa işin aslı pek de öyle değil.

Şirket kurmak bir formalite. Bir kağıt parçası, devlete olan sorumluluklarını yerine getirmene yarayan bir araç. Oysa asıl sorumluluk şirketin müşterilerine duyulan sorumluluktur. Müşteri olmazsa şirket var olamaz. O yüzden şirket kurmak kolaydır ama müşterilerin beğeneceği bir şirket kurmak emek ister.

2020’de 12 ay boyunca bir şirketi global pazarda var etmeye çalışacağım. Bunu en düşük maliyetlerle yapmaya çalışacağım. Devamını da video da izleyebilirsiniz.

eLearning Hızlı Geliyor Mu?

İlk Kurduğum Online Eğitim Şirketi – Girişim Fabrikası, Altunizade, İstanbul

2002’de üniversitede tanıştığım eÖğrenme (eLearning) hayatımın büyük kısmında profesyonel işten geçim kaynağım oldu. İlk stajım, ilk profesyonel işim eLearning sektöründeydi. Bu sektörün çok muhafazakar bir sektör olduğunu söylemem gerekli. eTicaret çok hızlı gelişim sergilerken eLearning o kadar hızlı gelişmedi. Sıkıcı eLearning içeriklerini kullanıcılar almak zorundaydı çünkü bu eğitimlere karar verenler 3-5 kişiden ibaretti. Onların dünya görüşleri bu eğitimleri alan binlerce kişi tarafından kabul görmek zorundaydı. Değişim süreci ayrı bir yazı konusu ama son zamanlarda gördüklerim eLearning sektörünün önümüzdeki dönemde çok daha hızlı gelişeceğinin sinyallerini veriyor.

Öncelikle bu yazıyı iki eLearning şirketi kurmuş ve yönetmiş biri olarak yazdığımı bilmenizi isterim. Gerek kurumsal eğitim gerekse de K12 düzeyinde çok sayıda müşteri ile görüştüm, onlarla nelere ihtiyaç duydukları konusunda bilgiler aldım ve anladım ki kimse ortak bir online eğitim yaklaşımına sahip değil. Olmaması bir anlamda iyi aslında ama bu seferde işi standart hale getirememek gibi bir sorun çıkıyor karşımıza. Oysa bugün yüz binlerce lira verdiğimiz araçları bile kendimize özel olarak kişiselleştirebiliyorken online eğitimleri kendi istediğimize sadece renk, kadın erkek sesi gibi değişkenlerle özelleştirmek eğitim alan kişi tarafından sıkıcı karşılanıyor.

Peki ülkemizde neler değişiyor? Öncelikle farkındalık artıyor. Yeni kuşak, gençlerimiz, teknolojiye, internet üzerinden eğitim almaya çok daha yatkın. Şirketler hala statükocu yapılarını koruya dursun alttan bir dip dalgası geliyor. Kişibaşı düşen milli gelir artıyor. Her ne kadar beğenmesek de, geçmişle kıyasladığımızda tatmin edici olmasada bir düzelme var. İnsanlar kişi başı geliri arttıkça daha çok dışarıda yemek yeme eğilimindedir, söküklerini artık kendileri dikmez, paraları ile yeni bir pantolon ya da gömlek satın alır. Bu durum online eğitimlerde de görülüyor. Bireysel tarafta insanlar online eğitimleri almak için belli bir miktar para harcamaya razı. Eskiden bu durum böyle değildi. Çok büyük emekler verdiğimiz bir online eğitimi insanlar çok pahalı diyerek – halbuki giydiği kot pantolondan daha pahalı değil – almayabiliyordu. Ancak şimdi böyle değil.

Yazının başında sorduğum soruya geri dönersek. eLearning hızlı gelmiyor, o belirli bir oranda gelişimini sürdürürken asıl gelen yeni nesil değişimi mecbur kılacak gibi görünüyor. Onlar bu eğitimleri tüketmeye çok daha istekli, çok daha talepkar.

Belki de odağına teknolojiyi alan yeni bir eğitim şirketi kurmak için şimdi yine doğru zaman olabilir. Bu alanda yeni başlangıç yapmak isteyenler benimle iletişime geçebilir.

Saygılarımla,

Faruk Erdoğan

Kipru’yu Hatırlayan Var Mı?

kiprucomHiç aranızda Kipru’yu hatırlayan var mı? Belki vardır, hatırlamak isteyen ya da öğrenmek isteyenlere şu iki haberi göstermek isterim. 1, 2, ayrıca bu videoyu da izleyebilirsiniz, ya da hazırladığımız kısa tanıtım videosuna bakabilirsiniz. Kipru benim başlattığım girişimlerden biri. Blogumda yer vermemiş olmanın ona haksızlık olacağını düşünerek bir yazı yazmam ve tecrübelerimi paylaşmam gerekli diye düşündüm.

Bir dönem bilirsiniz grup alışveriş siteleri oldukça popülerdi. Kipru o dönemin ilk oyuncusuydu. Hayır, o dönemde ŞehirFırsatı ve Grupanya vardı diyebilirsiniz. Ancak Kipru bu iki markadan birkaç ay önce açılmış bir projeydi.

Grup alışveriş siteleri oldukça önemli bir pazar yarattı. Küçük işletmelerin en büyük sorunlarından biri olan yeni müşteriye ulaşma maliyeti, müşterilerin bu hizmetten kazançlı çıkmaları ve platformu hazırlayıp sunanların aldığı komisyonlar kazan-kazan-kazan üçgeninde mantıklı bir iş oldu. Ben de bu işi Amerika’da bizzat test ettikten sonra Türkiye’de başlatmaya karar vermiştim. Bir nevi teknoloji transferi yapmak istemiştim.

Kipru’yu küçük bir ekiple çok kısa bir sürede ofis olmadan hayata geçirdik. Hatta indirimli ürünleri üniversiteden sınıf arkadaşımın işletmesi Kızılkayalar’dan yaptık. O zaman fark ettim ki bu iş aslında büyük bir ekiple yapılmalı. Ben bu kısmı atlamıştım. Bir yerden sonra, yeni ilan bulmakta zorlandık ve rekabetin inanılmaz boyutlara geleceğini fark edince hiç vakit kaybetmeden siteyi kapama kararı aldık.

Bugün bile bazı arkadaşlarım, sen Kipru’yu yapsaydın şimdi köşe olmuştun diyor. Onlara uzun uzun aslında neden o işe çok dalmamamın, hemen çıkmamın gerekçelerini açıklıyorum. Bazı durumlarda oyunu iyi oynamak gerek. 6 ay siteyi açık tutup kapattık. Daha fazla yatırım yapmak ve oyunda kalmak mı, yoksa rekabetin çok yoğun olduğu ve kaynakların sınırlı olduğu – zaman dahil – bir dönemde bu işe girmek mi? Ben hemen çıkmayı tercih ettim ve şimdi geriye dönüp baktığımda çok doğru bir karar verdiğimi görebiliyorum.

Çıkardığım dersler arasında, bütçeyi doğru hazırlamak, daha hızlı olmak, ekibi doğru kurmak ve nefesin yeteceği bütçeyi ortaya koyabilmek olarak sıralayabilirim. Ha bir de bir işte çalışırken başka bir iş yapılamayacağını da tecrübe etmiş olmuştum. Sonraki tüm girişimlerimde sadece o işe fokus oldum.

Yeni Girişim için Kolları Sıvadım: iyibilir.com

Bugünlerde yoğun bir çalışma temposu içindeyim. Yeni girişimim iyibilir.com için çalışıyorum. İyibilir, kullanıcıların kişisel gelişim alanlarını belirleyen ve bu alanları geliştiren bir ürün.

Beni tanıyanlar iyi bilir, sürekli yeni fikirleri düşünür ve hayata geçirmeye çalışırım. İyibilir’in de yenilikçi bir tarafı var. Dünyada şuan tam karşılığı olmayan bir ürünü geliştirmeye çalışıyoruz. Kişisel gelişim için eşsiz bir kaynak yaratırken, kullanıcıların hangi alanlarda kendilerini geliştirmeleri gerektiğini söylüyoruz.

Ürünü iyibilir.com üzerinde test edebilir, iletişim sayfasında yer alan bir kanalla bana ulaşarak geri bildirimlerinizi iletebilirsiniz.

Bunu da başarmak çok keyif verecek!

Bir sonraki yazıya kadar görüşmek üzere…

 

30 Olmadan Hakkında

Beni tanıyan arkadaşlarım farklı hedeflerim olduğunu bilir. Mesela kafaya koyup 30 yaşına gelmeden 30 ülke görmek istiyorum dediğimde arkadaşlarım bunun bir hayal olduğunu söylemişti. Hatta içlerinde haklı çıkacağına yürekten inanan arkadaşlarım da var. Hala 30 yaşına gelmeden 30 ülkeyi görebileceğimi düşünmüyorlar. Okumaya devam et